Bu Blogda Ara

Pazar, Temmuz 23, 2006

SİLİNMEZ TARTIŞMALAR SERİSİ - Birgün yazı 71 - 24 Temmuz 2006

Birgün yazı 71 - 24 Temmuz 2006

SİLİNMEZ TARTIŞMALAR SERİSİ

Süreyyya Evren

Yazın serin kitaplar okumalıdır klişesini hepimiz sevsek ve bize bir rehavet vermesinden hoşlansak da şimdilik bir kenara bırakalım demek durumundayım. Yaz kitabı kategorisinde terso duran yayınlardan sözedeceğim çünkü. Bahsedeceğim kitaplardan biri Paul Avrich’in “Kronstadt 1921”i (Versus Kitap, 2006) diğeri de Simon Tormey’in “Yeni Başlayanlar için Anti-Kapitalizm”i (Everest, çev. Ümit Aydoğmuş, 2006).

Bir zamanlar, “içinizdeki şeytanı uyandırın” sloganını kitaplarının kapağına taşıyan Kavram yayınlarının bir dizisi vardı: “Silinmiş Tartışmalar Dizisi”. Bu diziden çok önemli kitaplar yayınlamışlardı. “Kronstadt 1921” biraz o diziyi hatırlatan bir kitap. Bolşevik iktidarına karşı Kronstadt bahriyelilerin gerçekleştirdiği ve kanla bastırılan ayaklanma, ‘silinmiş’ ama aslında mutlak yeniden ve yeniden okunması gereken tartışmalara bizi gönderiyor. Ayaklanmaların tini, isyanların niteliği, toplumsal dönüşümler, otorite ve iktidar sorunu, şiddetin rolü, gerçekçilik ve naiflik kıstasları gibi pek çok tema hayatiyetini korumaya devam ediyor.

Kronstadt’ın Türkiye için başka bir önemi de Türkiye’de fiilen kendini anarşist olarak tanımlayan anarşistlerin siyasi bir grup olarak ortaya çıkışlarının Kronstadt imgesiyle çakıştırılmış olması. 1985’de Ida Mett’in Kronstadt 1921’i yayınlandığında (çev. Ümit Altuğ, Sokak) bu bazı ‘sivil bahriyelilerin’ kopuş manifestosu gibi de algılanmıştı. Önsözüyle, stiliyle, verdiği mesaj buydu. Nitekim 1985’den sonra anarşizm odaklı yayınlar giderek arttı ve anarşizm öyle ya da böyle kapanan kapıya ayağını koydu. Mett’in kitabının ikinci baskısı 1998’de Kaos tarafından yapılmıştı(çev. Ümit Altuğ - R. Macit, Kaos) . Lenin-Troçki’nin Kronstadt’ı ise bilebildiğim kadarıyla ‘cevabi bir nota’ olarak 1992’de yayınlanmıştı (Ataol).

Mett’in Kronstadt’ından 21 yıl sonra 2006’da Türkçe yayınlanan Avrich’in Kronstadt’ı meselenin artık bir manifesto, bir çığlık, bir rest çekme ve isyan ihtiyacına göre ele alınmadığını, tüm bunları yeniden değerlendirme ve bu konudaki değerlerin yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunma amacıyla Kronstadt’a geri dönüldüğünü düşündürüyor. Kavram yayınlarının zamanında bıyık altından söylediği gibi politik çerçevenin şeytanı tartışmaların silinmesine izin vermez aslında, ancak tartışanlar silinebilir.

Simon Tormey’in “Yeni Başlayanlar için Anti-Kapitalizm”i ise, Avrich’in Kronstadt’ından gelen isyan tartışmalarını yirminci yüzyılın gelişmelerini de katedip Seattle sonrasının küresel direniş hareketlerine ve bugün siyasi eylemlerin imkanlarına ve neliğine dair bir tartışmaya bağlıyor. Tormey’in geçtiğimiz yıl Siyahî dergisinde yayınladığımız makaleleri epey ilgi görmüştü, Birikim’in Devrim özel sayısında da (Mayıs-Haziran 2006) yer aldı ve hatta bir süre önce Birgün Pazar eki’ne de mülakat vermişti. Elimizdeki “yeni başlayanlar için” kılavuz lafın gelişi değil gerçekten yeni başlayanlar için hazırlanmış bir diziye ait. Dizinin doğası gereği toparlayıcı olma kaygısı bazı konuları genel ele almaya zorlamış Tormey’i, detaylarda kuşkusuz sorunlu gözükecek kestirme yollara sapılıyor böyle durumlarda, yargılar bazen hesaplaşamadan uzaklaşıyor. Ama yine de ‘anti-kapitalist’ hareketin ağsal yapısına dair kritik niteliklerin belirginleştirilmesine yaptığı katkıyla öne çıkan bir kitap. Şaka maka Türkçe’de anti-kapitalist hareketi yansıtan bir kitaplık oluştu denebilir. Aslında, belki de Türkiye’de daha fazla öne çıkmasına ihtiyaç duyulan nokta bu ‘yeni başlayanlar’ için hazırlanmış kitapların gerçekten yeni başlayanlara ulaşabilmesi veya birilerinin ‘yeni başlamasına’ yatay bir katkıda bulunabilmesi.

Yer kalmadı, iki de yazıya işaret etmek istiyordum. Biri Otonom dergisinin 13. sayısında (Temmuz-Eylül 2006) yayınlanan Bartlefly imzalı “Cumhuriyetin Yerlileri” başlıklı yazı. Fransa’da son dönemde üst üste patlayan ayaklanmaların tartışılmasına önem veren herkesin mutlaka oradaki malzemeyi ve açılan bakışları elden geçirmesi gerekiyor. Yazı, olayların Türkiye’deki yankılarının bir okumasını da içeriyor. (Mahmut Mutman’ın 9 Kasım 2005’te Radikal’de çıkan akraba denemesi “Şiddetle Beliren Bir İsyan”ı da geçerken hatırlatalım.) Sözedeceğim diğer yazı da Birikim’in “anti-militarizm – vicdani red” dosyasında (Temmuz 2006) yer alan Andreas Speck’in “Dünyada Çağdaş Red ve Red Hareketinin Ana Hatları: Savaş Karşıtı Uluslararası Hareket içinde Red” başlıklı yazısı. Speck’in kurduğu dünya resmini akılda tutarak bugün düşünmek şart ve açtığı soru alanlarının başka yerler için olduğu gibi Türkiye için de yakın gelecekteki anti-militarist sorunsallara mekân olacağı söylenebilir.

Son olarak, Lübnan’ın yerle bir edildiği bugünlerde İsrail ordusuna içerden direnenleri de anti-militarizm bağlamında anmak gerek: Peretz Kidron’un derlediği, önsözünü Susan Sontag’ın yazdığı “Yesh Gvul, Başkaldıran İsrail Askerleri” (Aykırı, çev. Neşe Olcaytu, 2005) adlı kitap, anti-militarizmin günümüzün en acılı, sert noktalarından birinde nasıl karşılık bulduğunu da gösteren bir çalışma.

Hiç yorum yok: