Bu Blogda Ara

Pazartesi, Mart 06, 2006

NOBESE VE CACHE -Birgün yazı 51 -- 6 Mart 2006

Birgün yazı 51 -- 6 Mart 2006

NOBESE VE CACHE

Süreyyya Evren

MOBESE (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) İstanbul’un çeşitli noktalarından şehrin gözetlenmesini içeredursun, MOBESE mi NOBESE mi restindeki NOBESE oyuncuları da şehrin çeşitli noktalarında kameraların önünde protest gösterilerini sergiliyorlar. Ben bu yazıyı yazarken Bakırköy’de “Özgürlük Meydanı”nda bir protest oyun şenlik havasında sahneleniyor olmalı –tabii tüm etkileşimliliğiyle ve yine meydanla karışarak.

Gözetlenmeye Karşı Uluslararası Eylem Günü ilan edilen 19-20 Mart yaklaşıyor. O günlerde, muhtemelen İstanbul’un da dahil olduğu çeşitli noktalarda gözetlenenler gözetleyenleri gözlememizi sağlayacak eylemler ortaya koyacaklar. Nobese eylemleri hakkında detaylı bilgi için http://birarada.net/nobese/index.htm adresine bakabilirsiniz. Hoş, yazılı basında yayınlanan web adreslerinin internette kullanım oranının çok düşük olduğunu, yani bir gazete veya bir dergide gördüğümüz bir web adresini internetten denemeye öyle pek sıcak bakmadığımızı, bir web adresinin izini ancak gene bir internet mecrasında bir link olarak karşımıza çıkarsa takip ettiğimizi de düşünmüyor değilim. Televizyondan web adresi tanıtımı daha aile-içi işliyor denebilir, sonuçta ekran bağımlılığımızı besleyecek tipte bir ‘ekrandan ekrana seyahat’ sözkonusu.

Bir gözetleme kamerası için ortaya bir şey koymak denince Samuel Delany’nin Triton adlı güçlü bilimkurgu eseri aklıma geliyor hep. Triton’da bir tiyatro grubu hazırlandığı oyunlarını yoldan geçen tek bir seyirci için sergiliyordu ve her zaman bir başka tek kişi için.

Tabii NOBESE’de durum bu değil. NOBESE kamera arkasındakinden çok meydandan geçene kameraları sergileyen bir oyun. Helsinki’de de eylemciler şehirdeki gözetleme kameralarının olduğu noktalarda kaldırımlara belirgin işaretler koyarak belirli bir uyanıklığı diri tutmaya çalışıyorlardı. (Bu anonim eylemin Helsinki sanat camiası tarafından bir sanatçının hinliği zannedilmesine pek şaşırıyordu gözetleme karşıtı eylemciler. Ama şaşıracak birşey yok –sanatla eylemin karşılıklı sınır aşmalarının sahnesiyle karşı karşıyayız)

NOBESE, gittiği her mecrada, “suçluların yakalanması için gözetlenmemiz gerekiyorsa gözetlenelim, ne var bunda” argümanıyla da karşılaşıyordur eminim. İnternetteki aşırı denetimin sürekli ispat edilmesinin veya işaret edilmesinin ne kadar az kişiyi etkilediğini, kullanılan “‘suçlu sınıf’ yakalansın işte, ne iyi, ben birşey yapmıyorsam gözetlenmemde de bir sorun yok” argümanını düşünelim.

NOBESE gözetlenme konusunu tek başına çözecek değil elbet, kendi katkılarını her geçen gün arttırarak yapıyorlar. Ama gözetlenmedeki sorunun üzerine gidilecekse, bu, suç üzerine daha teorik karşı-argümanlar kadar, günümüzde suç ve hemen şimdi burada suç üzerine daha politik karşı-argümanlar da gerektiriyor. Sürekli gözetlenmenin getirdiği süreğen otokontrol bunun bir boyutuysa, güçlendirilen güvenlik argümanıyla güvenlik tekelinin ve taşıdığı temsili sisteminin daha az sorgulanır kılınması da bir diğer boyutu.

Haneke’nin gözetleme ve tersine dönen gözetleme üzerine çeşitlemeler sunan filmi Cache’yi (Saklı) düşünelim. Orada Fransız iktidarının gözetleyenin gözetlenmesine maruz kaldığı bir gerilim üzerinde hareket ediliyordu. Bakış siyasetleri üzerine çok düşündürebilecek bir kurguyla Haneke, gözden uzak tutulmuş bir 1961 katliamına döndürüyor, gözden ve bellekten ve hayatın akışından uzak tutulmuş bir dışlama günahına gözü çeviriyor ve bakışın siyasi gücünü çeşitlendiren bir kıvrım yaratıyor. Fransa/Batı Avrupa bağlamındaki bakan-bakılan ana gövdeleri burada, Türkiye’de veya daha lokalde, yeniden adlandırılmak, tarih ve de bugün böylece yeniden eleştirel gözlemelere tabi tutulmak durumunda. Gözetlemeler dünyası, saklı olanın sabit olmadığını, sürekli hareket ettiğini, ama deşifre edilemez bir nitelik de taşımadığını vurgular gibi.