Bu Blogda Ara

Pazartesi, Ağustos 07, 2006

MURRAY BOOKCHIN ÖLDÜ / Birgün yazı 73 - 7 Ağustos 2006

Birgün yazı 73 - 7 Ağustos 2006

MURRAY BOOKCHIN ÖLDÜ


Süreyyya Evren

20. yüzyılın en önemli politik düşünürlerinden birini kaybettik bu hafta. Murray Bookchin 85 yaşında, 30 Temmuz Pazar sabahı, hayata veda etti.

Basın bu gelişmeye uzak kalınca zamanında Michel Foucault öldüğünde köklü bir gazetemizin Fransa muhabirinin haberi gazetede çıkartmakta ne kadar zorluk çektiğini anımsadım. Gerçi bunun şöyle bir arkaplanı vardı, Foucault öldüğünde, 1984’te, Türkçe’de henüz tanınmıyordu gerçekten de, kitapları ve diğer çalışmaları çevrilmeyi bekliyordu. Ama Murray Bookchin’de durum bu değil. Bookchin, Türkiye’de farklı yönleriyle gayet iyi tanınıyor ve üstelik çeşitli çevrelerce benimsenmiş de durumda.

Hayatını bir kez daha kısaca özetlersek, Bookchin, çara karşı ayaklanmalara katılmış siyasi bir ailenin göçmen çocuğu olarak ABD’de 1921’de doğmuştu. Henüz 9 yaşındayken New York’taki Komünist Gençlik Hareketi’ne katılarak marksizmle tanıştı, 1939’daki Stalin-Hitler paktından sonra Troçkizme meyletti. Bookchin savaş öncesi dökümhanede sonrasında ise otomobil sektöründe işçiydi ve bu dönemde Birleşik Otomobil İşçileri sendikasında aktifti. 1946’daki büyük General Motors grevine katıldıktan sonra endüstriyel işçi sınıfının öncü rolü gibi geleneksel kavramları ciddi biçimde sorgulamaya girişti. Amerikan Troçkizmi içinde yoğun olarak geçirdiği yıllardan sonra Troçkizmden ayrıldı ve Peter Kropotkin’in anarşizm geleneğine yakınlaştı. 1969 tarihli “Dinle, Marksist!” başlıklı kitapçığı yüzbinlerce satarak dönemin solu üzerinde etkide bulunan öğelerden biri oldu. New York’taki Alternatif Üniversite’de ders vermeye başladı, daha sonra 1974’de Vermont’ta Toplumsal Ekoloji Enstitütüsü’nü kurdu. Uzun yıllar anarşizm ve liberter sosyalizme yakın kaldıysa da son yıllarında toplumsal ekoloji kavramına ek olarak komünalizm ifadesini tercih etmeye başlamıştı.

Ekoloji, tarih, siyaset, felsefe ve şehir planlama gibi konularda çok sayıda kitabın yazarıdır. Öncelikle ekoloji konusundaki çalışmaları burada da epey yankı buldu. Bookchin 1960’ların başlarında ekoloji sahasını politika tartışmalarına çok erken katan insanlardan biriydi. Toplumsal ekoloji nosyonunu ortaya koymuştu. Çevre sorunlarının üstesinden ancak tümüyle açık ve özgür bir toplumun gelebileceğini söylüyordu.

Yapıtı Türkiye’de de bolca tartışıldı, değerlendirildi, hatta Toplumsal Ekoloji adıyla bir dergi de yayınlandı. Son yıllarda ise, tam da Bookchin etkisi hafiflemiş gözükürken, Bookchin’in ekoloji ve konfederalizm üzerine görüşleri Türkiye’de kendisine yeni bir zemin ve okurlar buldu, yoğun ilgi gördü. Ortadoğu’da gerçekleşecek böylesi bir yeniden okumanın Bookchin tarafından da öngörülmediğini sanıyorum.

Bookchin kuşkusuz pek çok açıdan yirminci yüzyıl siyasi düşüncesine damgasını vurmuş son derece önemli bir düşünürdür. Bununla birlikte yıllar ilerledikçe görüşleri pek çok özgürlükçü düşünce ve siyaset çevresi tarafından otoriterleşen bir çizgide görülmeye başlandı. Yirminci yüzyılın ortalarında zamanı için erken ekolojik ve kentsel temaları sol çevrelere ve hatta kitlelere radikal bir dille aktaran hiyerarşi karşıtı ‘yol açıcı’ bir liberter yazarken sonradan günün radikal siyaset ve düşüncesine uzlaşmaz tepkilerle cevap veren, düşüncesinin etki çeperi müritlerle daraltılmış bir 19. yüzyıl düşünürü gibi algılanmaya başlandı. Modernizm yorumu giderek donuklaştı ve sabitlendiği yere çökerken dışardakileri tehdit eden talihsiz metinler doğurdu. Maalesef, tam da bu çekirdek merkezileşme yüzünden yaklaşık elli yıla yayılan yapıtında yer alan ve bugünün solu için de çok değerli olabilecek öğelerin ihmal edilmesinin önüne geçilemedi. 21. yüzyılın aktivizmi içinde mutlaka alması gereken yer –belki de Negri’den çok daha fazla hakettiği yer- üstadın giderek artan bu katı tutumu yüzünden eksik kaldı.

Bookchin’in ardından bir Bookchinizm oluşursa bu doktrinin çok boyutlu Bookchin yapıtının hareket alanını daraltacağı açık. Bu kuşatmanın kırılması sanırım ancak zamanla katı takipçilerin miras hakkı kavgasını kaybetmeleri ve Bookchin mirasının olması gerektiği gibi herkese yayılmasıyla gerçekleşecek...

Bookchin’in Türkçe’de altı kitabı var: Özgürlüğün Ekolojisi, Hiyerarşinin Ortaya Çıkışı ve Çözülüşü (çev. Alev Türker, Ayrıntı Yayınları, 1994), Toplumsal Ekolojinin Felsefesi, Diyalektik Doğalcılık Üzerine Denemeler (çev. Rahmi G. Öğdül, Kabalcı Yayınevi, 1996), Ekolojik Bir Topluma Doğru, (çev. Abdullah Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, 1996), Toplumsal Anarşizm mi Yaşamtarzı Anarşizm mi? (çev. Deniz Aytaş –Gökhan Aksay, Kaos Yayınları, 1998), Kentsiz Kentleşme, Yurttaşlığın Yükselişi ve Çöküşü (çev. Burak Özyalçın, Ayrıntı yayınları, 1999), Toplumu Yeniden Kurmak (çev. Kaya Şahin, Metis Yayınları, 1999). Bir tür devrimler tarihi incelemesi olan The Third Revolution (Üçüncü Devrim) başlıklı çalışması da İmge Kitabevi tarafından yayıma hazırlanıyor.