Bu Blogda Ara

Pazar, Haziran 05, 2011

ECE AYHAN TARTIŞMALARI

KÖŞE İSMİ: DALALET




BU YAZININ BAŞLIĞI:


ECE AYHAN TARTIŞMALARI


BirGün gazetesi, 5 Haziran 2011, Dalalet 75/183




Süreyyya Evren


sureyyya@mexico.com


Geçtiğimiz hafta bugünlerde Çanakkale'deydik, Ece Ayhan'ın memleketinde, 'Ece Ayhan: Şiir ve Tarih' buluşmasında. Ece Ayhan'ı anmak ve tartışmak için bir kez daha. Çanakkaleli bir grup sivilin işi bu etkinlikler, zaten kendilerine de Ece Ayhan Sivil Girişimi (EASG) diyorlar. Az sayıda insanın biraz inatla neler yapabileceğinin bir başka örneği. Semra Canbulat, Erdinç Alnıak, Hasan Temel Turhanlı ve diğer arkadaşlar. Ragıp Duran da Çanakkale'ye taşınmış, panellerin moderatörlüğünü de o üstlendi zaten. EASG bir girişim olarak gözünü 'Ece Ayhan Kültür Evi' ve 'Ece Ayhan Arşivi' gibi uzun soluklu projelere de dikmiş görünüyor. Bizim panellerde Ahmet Soysal, Eren Barış, Neşe Yaşın, Akif Kurtuluş ve Orhan Kahyaoğlu konuşma yapanlardı. İşin Kültürazzi kısmını çok beceremiyorum, o yüzden konuya gireyim hemen: Ece Ayhan'ın Türkçe'de tartışılmasına daha yeni başlandığını düşünüyorum. Öyle çok tema var ki henüz doğru düzgün konuşulamamış. Ve de Ayhan'ın genel olarak okuruna yaptığı bir politik etki var. O politik etkiye de bakmalıyız. O politik etki nedir? Nasıl bir politikadır bu? Bugün bir yeni Ece Ayhan okuru Ece Ayhan kitabından başını kaldırıp dünyaya geri baktığında neleri daha çok görüyor? Her tarihyazımı bir edimdir, politik bir edimdir, ve de etik bir edimdir. Ece Ayhan'ın her tarihyazımına girişmesi gibi, bizim bugün bir Ece Ayhan tarihi yazmaya girişmemiz de politik bir edim olacaktır, etik bir edim olacaktır. Ama nasıl bir politika? Ve nasıl bir etik? Temsiliyetin reddi ve çok güçlü 'iktidarın-yeri' kavramlaştırmalarına bakarsak Ece Ayhan'ın politik pusulasını anarşist etik olarak okumak bana mümkün görünüyor. Ama bu etraflı konuyu dergilere bırakalım, ve Çanakkale'ye geri dönelim. EASG'nin çalışmalarında şu da yok mu. Bir büyük şairi analım ona saygılarımızı iletelimden, onu unutmayalımdan öte bir yan (evet bunlar da iyi güzel tabii de): Ece Ayhan okumuş biri gözüyle dünyaya bakmayı aşağıdan örgütleyelim bir ucundan da olsa diyen bir yan. Ayhan'ın özel politik etkisi kendisine dair anma etkinliklerinin karakterinde dahi kendini belli ediyor...


EXPRESS SEÇİM ÖZEL


Express'in Seçim Özel sayısını seçimden sonra bile görseniz alın derim bayilerden. Kaynayan bir ülke panoraması çıkarmak için sıkı çalışılmış, verilerle, heyecanlandırıcı meraklandırıcı perspektiflerle dolu. Seçim gösterilerinin tek iyi yanı bu mu: genel olarak siyaset dinamizmini yükseltmek! Yeni CHP'nin ne demek olduğunu da bu sayıyı okurken anladım: böyle bir sayıda Express'in konuşacak birden fazla CHP'li bulması ve bu konuşmaların sırıtmaması herhalde yeni CHP sözünün bir açılımını veriyor olmalı. Tabii ağırlık doğallıkla blokta... Ulaşamayanlar için telefonu: 0 212 2518767.


KARAYAZI


Bayi ve telefon demişken, Üsküdar iskelesinde hani önünde bir liraya iki liraya kitaplar serilip satılan gazete bayiine bakınıyordum geçenlerde, var mıdır acaba alabileceğim bir şey diyerekten. Bir de baktım içerde ucundan Karayazı gözüküyor. Zor buldurabildim ama bulduk fakat o da ne, bayi ile birlikte eviriyoruz çeviriyoruz derginin fiyatı yazmıyor hiç bir yerinde. Neyse ki çıkartanlar çekinmemişler kendi cep telefonlarını yazmışlar: Ersun Çıplak 0 505 2551232 mesela. Ben de arayıp beyefendi sizin derginiz kaç lira neden yazmıyorsunuz üzerine şeklinde bilinçli bir tüketici tavrı ortaya koydum. 4 liraymış. Karayazı, Adana'da çıkan bir dergi ve 'taşra dergiciliği'nde yeni bir evreyi temsil ediyor. Bunu demek tabii 'taşra dergisinin sen taşra dergisi kal' demek değil. 2000'li yılların olumlu bir gelişmesi: İstanbul bir merkez olarak edebiyatta kontrolü yitirdi. Hayli sevindirici bir gelişme. Kendi küçük grubunu asla varolmalarını sağlamayacak bir şekilde varetmeye çalışma amaçlı taşra şiir dergilerinin yerini söyleyecek sözü, tartışacak konusu, argümanları olan bir dergi tipi almakta. Böylece merkez de belirsizleşmekte, çoklu-merkezlere doğru evrilmekteyiz. Artık taşra dergisi bir olumsuzlama, veya kimileri için olduğu gibi bir hakaret değil. Hatta yarın öbür gün adı bizzat 'Taşra' olan bir şiir dergisi çıkabilir ve en son gelişmelerin geçici merkezi orası olabilir. (tüm merkezlerin geçici olması anlamında). Dolayısıyla merkezlerden sözettiğimiz oranda taşralardan da sözediyoruz. Kavramların yer değiştirdiği bu momentte Türkiye şiirinin özellikle çoklu yapıdan faydalandığı, üstelik kendisine dair bilgiyi de daha çeşitli yapabilir hale geldiği söylenebilir. Karayazı, 14. sayısında, Şubat-Mart 2011, şairin ideolojik duruşunu ele alıyor. Ersun Çıplak'ın, Nazım'ın kadınlarını aldatmasıyla siyasi güvenilirliğini ölçmesi üzerinde çok tartışılacağa benzer. Dergi “Feriz'in Devleti” şiiriyle bitiyor. Yazan Feriz Şahin. Gerçek biri mi bir takma isim mi bilemiyorum ama son zamanlarda okuduğum en keyifli şiirle devlet eleştirisi hattı var bu Feriz şiirlerinde... Arkadaşlar gerçek biri olduğunu söylüyorlar ama ben bir takma isim olsa kimin takma ismi olurdu diye de hayal ediyorum. İzzet Yasar?