Bu Blogda Ara

Pazar, Ocak 23, 2011

ALEM GİDER VİKİPEDİ’YE BİZ KALIRIZ EKŞİ’YE


KÖŞE İSMİ: DALALET

BU YAZININ BAŞLIĞI:

ALEM GİDER VİKİPEDİ’YE BİZ KALIRIZ EKŞİ’YE

BirGün gazetesi, 23 Ocak 2011, Dalalet 56/164

Süreyyya Evren

sureyyya@mexico.com

Wikipedia 10. Yılını kutluyor. Kuruluş tarihleri 15 Ocak 2001. Şu anda dünyanın en önde gelen 10 web sitesi arasındalar. Ama Zadie Smith’in şu çok tartışılan Facebook-Zuckerberg yazısında bahsettiği ‘Versiyon 2.0 İnsan’ların işi değil Wikipedia. Ne ilanlar var ortada açtığınız her sayfada sizi kuşatan, ne büyük paralar çenemizi yoracak ne de dev şirketler avuçlarını ovuşturan. Köşeyi dönmeceler de yok. Wikipedia internet trafiğindeki rakiplerinin arasında şaşırtıcı bir gönülülük girişimi olarak kalmayı başarmış durumda. Bağışlarla ayakta duruyor, gönüllülerin çabalarıyla sürekli genişliyor, daha fazla bilgi içerir, daha da büyür hale geliyor. Onlarca, yüzlerce dilde yayın yapıyor. Herkese açık. Hemen şu gün bu yazıyı okumayı bırakıp bildiğiniz bir dilde katkı yapmaya başlayabilirsiniz. Türkçe dahil...

Kar amacı gütmeyen bir bilgi havuzu için 26 milyon madde girilmiş bugüne dek. Her ay en az beş girdi yapanlar çekirdek kabul ediliyor ve 100.000 kişiden fazlalar.

Günümüzde herhangi bir konuyu merak ettiğinizde onu gogolluyorsunuz (Google) muhtemelen ama dünyada arama motoru tekelini tek başına elinde tutmuyor Google. Başka arama motorları da var kullanılan. Ancak hangi arama motorunu kullanırsanız kullanın açılan ilk sayfada üst sıralarda sizi bir Wikipedia maddesi linkinin beklediği doğru. Ve de hemen kısaca bilgiye ulaşmak istiyorsanız muhtemelen önce Wikipedia maddesini tıklayacaksınız. Zaten çoğu Wikipedia maddesinin dibinde yer alan linkler sizi başka kaynaklara da atacaktır nasılsa. Neyin ne olduğunu kabaca öğrenmenin en kolay yolu. Detaya girmek istiyorsanız da ilk rehber. Dünyadaki bütün ansiklopedilerden daha fazla bilgi içeriyor. Yüzde yüz güvenilir ve yüzde yüz doğru mu? Değil. Ama Nation dergisinin yaptığı bir araştırmaya göre şaşırtıcı oranda doğruluk payı yüksek ve Britannica Ansiklopedisi’ne hayli yakın. Ve de her zaman ücretsiz. Artı her an başka kaynaklardan kontrol edilmeye, internetin yataylığında sorgulanmaya açık. Her yanının linkler kaynaması da bunun bir işareti.

Peki biz Türkçe okurlar için de durum bu mu? Eğer sadece Türkçe okuyorsak, Wikipedia bizim hayatımızda da böyle hayati bir site mi? Türkçe versiyonu olan Vikipedi aynı rolü oynamaya namzet mi?

Benim gördüğüm kadarıyla hayır. Hatta çok uzak. Bizde bu rolü pek çok madde için tuhaf bir biçimde Ekşi Sözlük oynuyor.

Çok farklı bir yapı sunan Ekşi Sözlük’ü birkaç yıl önce Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenen bir workshopta farklı medya kullanımlarıyla ilgili bir sunumda övmüş olduğumu da itiraf edeyim. Orada Ekşi Sözlük sitesini farklı bir mantık olarak örnek vermiş ve Ekşi Sözlük'teki Litvanya ve Vilnius maddelerini göstermiş, çevirerek okumuştum. Salon, sandalyelerinden düşme noktasına gelen Litvanyalıların kahkahalarına boğulmuştu. Tabii seçerek de okuyordum. Üzerinde durduğum ve övdüğüm nokta şuydu: Ekşi Sözlük formel bilgi ile enformel bilgiyi aralarında bir hiyerarşi varsaymadan harmanlayarak sunuyordu. Doğrudan ve salt deneyimi yansıtan enformel bilgi ile ansiklopedik diyebileceğimiz formel bilgi alt alta girilmiş iki entry’de karşımıza çıkıyordu ve Ekşi Sözlük okurları için bu son derece kanıksanmış bir durumdu. Vilnius’un nüfusu, yüzölçümü ve tarihi hakkında bir enformasyonu Vilnius’tan bütün bunlardan habersiz geçmiş birinin anıları izliyordu. Dedikodunun, deneyimin, gündelik hayattan gelen bilginin resmi bilgiyle böyle kaynaşmasını ilginç buluyordum. Ancak tabii hesaba katmadığım bir şey vardı: formel bilgi kaynaklarının Türkçe’deki noksanlığı, uzaklığı, erişilemezliği, ve giderek dedikodunun bir deneyim bilgisi olarak değil bilginin ta kendisi olarak tersine bir hiyerarşi kurabildiği durumlara tüm kullanıcıların her aramalarında maruz kalabildikleri gerçeği... Şakır şakır işleyen bir Vikipedi’miz olsa sözgelimi, Ekşi Sözlük de deneyimi öne çıkarmasıyla nefes açacak. Ama mevcut durumda Vikipedi’den rol çalıyor. Herhangi bir konuda kabaca bir internet araması yapmak istediğinde Türkçe okur, çoğunlukla Ekşi’ye bir bakma ihtiyacı hissediyor. Çünkü Vikipedi’de bakacak fazla bir şey yok. Doğrusu bu durum bilmediğimiz bir takım şirket merkezlerinde çalışan ve tembellik eden ‘Vikipedi yetkilileri’nin suçu değil. Az insan veri girerse az veri oluyor. Kötü veri girilirse kötü veri oluyor, umursanmazsa umursanmamış oluyor. Kendi bilgi tercihimizi kendimiz yapıyoruz aslında. Zaten interneti ciddi sansürlenen bir ülkeyiz, arka sokaklardan sitelere erişmek gibi kanıksadığımız çamurlu mahallelerimiz var, bir de üstüne eriştiğimizde de karşımıza bir “–mış gibi” sahnesi çıkıyor. Eğer deneyim değil de enformasyon arıyorsanız Ekşi Wikipedia’nın tam bir “–mış gibi” versiyonu. Giderek küfür ve hakaret gibi temalarla daha çok anılır olması, açıktan küfürlere denetim geldiği ortamda da açıktan küfürlerin komşu sözlük girişimlerine kaçması ve Ekşi’nin ‘daha ustalıklı küfürler’ alanı olarak çalışabilmesi de bunu pekiştiriyor. Ekşi Sözlük Ekşi Sözlüklüğünü yapamıyor, çünkü aynı zamanda Vikipedi gibi de davranmak zorunda kalıyor.

Yabancı dil bilenler bunu farketmiyor bile, zaten Wikipedia’nın güçlü yabancı versiyonlarından birini kullanıyorlar tüm ıvır zıvır için.

Ekşi’ye çok saldırmak da sorunlu geliyor bana. Kendini ifade alanları tıkanmış bir toplum. Bilgiye erişiminin önünde global engellere ilave olarak zaten elli tür ekstra ‘bize has’ engel var. Bilginin üretimine katılma alışkanlığı da tepeden törpülenmiş; yasaklarla, baskılarla, denetlemelerle sindirilmiş. Neyin ne olduğunu hep birileri yukarıdan söylüyor. Hangi heykel ucube, hangi vahşet vatandaşlık sorumluluğunun bir parçası, hangisi devlete karşı gelme, bunları yukarıdan bir bir anlatıyorlar. Azıcık da aşağıdan bilgi yapılsın dediğimizde de İnci Sözlük havasının esmesine şaşmamak gerek.

Öte yandan Vikipedi’ye daha fazla katkı yapmamak için de kimsenin bir sebebi yok. İlk iş Vikipedi’den Vikipedi maddesine girip bir bakmak lazım sanki.

Son İran seçimlerinden sonra çıkan isyanlara “Twitter isyanları” denmesindeki aceleciliğin gerçeklikten uzaklığının sonradan ortaya çıktığından sözetmiştim, ama şu da bir gerçek: İran muhalefetinde blogosferin halen çok güçlü bir yeri var. Bloggerlık bir şımarıklık değil bir direniş biçimi. Tunus devrimine “yaşasın Facebook devrimi oldu” diye atlamayalım eyvallah ama, Tunus’ta resmi bilgiye alternatif bilginin üretilebilmesi, tümden çalışmayan basın kanalının aşağıdan aşılabilmesi de gene internet sayesinde oldu. Devrimin şu detayı da çarpıcı değil mi: gazetelerde de devrim gerçekleşti! Gazateciler şeflerini indirdiler, haber yapmayan haberci olmaktan hepimiz fena halde bıkmıştık dediler, ve gazete yönetimlerinde söz sahibi olmaya giriştiler.

Ya şundadır ya bundaya gerek yok, hayat elbette bir blog linkinden ibaret değil: Tunus’taki devrimin kendini yakan biri tarafından tetiklenmiş olmasından ilhamla Cezayir’de yedi kişi kendini yaktı. Belli ki, “kendimizi yakarsak biz de acaba bir devrim başlatabilir miyiz” dediler. Şaka değil. Eve gidip bir Facebook hesabı açmadılar.

Ama Tunus’taki kendini yakma olayını Tunus basınının çok iyi gizlediğini ve ancak Facebooklar Twitterlar Bloggerlar sayesinde bir isyana dönüşebildiğini de biliyoruz.

Tabii Türkiye’deki basın harika durumda, hiç böyle şeylere gerek yok, keyfine bak diyorsanız bilemem...