Bu Blogda Ara

Pazar, Ekim 31, 2010

ANARŞİST KİTAP FUARI

KÖŞE İSMİ: DALALET

BU YAZININ BAŞLIĞI:

ANARŞİST KİTAP FUARI

BirGün gazetesi, 31 Ekim 2010, Dalalet 44/152

Süreyyya Evren

sureyyya@mexico.com

Londra’daki Anarşist Kitap Fuarı’na üçüncü kez katılma şansı buldum geçtiğimiz hafta. 28. Londra Anarşist Kitap Fuarı 23 Ekim’de, Queen Mary Üniversitesi’nde düzenlendi.

Bir anarşist kitap fuarı nasıl oluyor diye düşünebilirsiniz? Veya herhangi bir kitap fuarı için kurumsal destekler gerektiğini de varsayabilirsiniz. Halbuki bu pratikten görüyoruz ki hiç de öyle merkezi yapılara ihtiyaç yok. Tabandan bir inisiyatif biraraya gelip her şeyi organize edebiliyor. Gerekli parayı topluyor, üniversite kampüsünün belirli bir kısmını bir günlüğüne kiralıyor, duyurularını kendileri yapıyor, etkinliklerini gerçekleştiriyorlar.

Kiralanan mekân toplamda oditoryumlar, derslikler ve salonlar içeriyor. Hemen girişte ve salonda sizi karşılayan standlarda anarşist yayıncıların yanı sıra kitabevlerinin, dergilerin, sahafların standlarını, hayvan hakları hareketini, anarşist sendikacıları, ekolojistleri, anarko feministleri, radikal antropologları, Bookchincileri, anarşist sinema ve video topluluğunu, isyankâr anarşistleri, punkları, alternatif habercilik ve medya gruplarını, sınıf savaşı anarşistlerini, cezaevlerindeki tutuklularla dayanışma standlarını buluyorsunuz. Normalde birbirleriyle polemik halindeki farklı pek çok özgürlükçü pozisyon bir fuarda bir araya gelmiş. Kitaplar, CD'ler, DVD'ler, dergiler, afişler, broşürler kadar çeşitli siyasi mesajların yer aldığı tişörtler, aksesuarlar sergileniyor. Asma katlara ve asılabilecek her yere dev kara kızıl bayraklar, bez afişler serilmiş. Sadece kitaplar değil fanzinler de büyük yer tutuyor fuarda. Bizim biraz altkültüre terk etme eğiliminde olduğumuz fanzin yayıncılığı politik fotokopi yayıncılık olarak büyük rağbet görmekte. Bağımsız, pratik ve esnek bir yayın alternatifi olarak tüm standlara yayılmış, yüzlerce, belki bin tane çeşidi içeren bir yelpaze oluşmuş. Kitaplar salt anarşizme dair olan kitaplarla sınırlı değil, özgürlükçü bir yazını doldurduğu düşünülen romanlar da başka incelemeler de mevcut. Sahaf standları en kötüsü. Kara Panterler’le ilgili bir albümü hemen önümdeki adama milim farkla kaçırmam acıydı mesela.

Anarşist kitap fuarının bütçesi, gider gelir tablosu herkese açık. Bu sene kataloğa da basmışlar bütçenin detaylarını. 700 pound kadar içerdelermiş, biraz bağış bekliyorlardı. Zaten giriş ücretsiz fuara, ancak kapıdaki kovalara bir iki bir şey bırakmak adetten. Tabii burada bağış derken, henüz işten atılmamış birileri 100er pound verse de hesap kapansa demek istediklerini söylüyorlar.

Her zamanki gibi gene çocuklar için kreş bulunduğu gibi bir de daha büyük çocuklar için alanlar ve projeler vardı. 8-12 yaş grubundaki çocukların anarşist kitap fuarı hakkında bir belgesel çekmeleri projelerden biriydi örneğin. Bu belgesel gelecek yılın fuarında gösterilecekmiş.

Fuarın önemli bir etkinlik kanalı da paneller, toplantılar elbet. Ben bu sene daha çok bir standda durmak durumunda olduğum için pek panelleri takip edemedim. Ama anarşizm ve eğitimden, işyeri mücadelelerine, Yunanistan’daki ayaklanma deneyiminden Hindistan’a geniş bir yelpaze vardı gene. Nottingham’daki Veggies (hayvan hakları hareketinden gelen bir vegan catering girişimi) gelip kapıya bir yiyecek standı açmıştı. Vegan olarak yediysek de gene de en çok tüketilen ürün burgerdi (tabii vegan burger). Benim sınırlı deneyimim şöyle: ne zaman Balkan anarşistleri ile yemeğe çıksak vegandan kaçıyoruz, İngiliz anarşistleri ile çıkarsak da vegan dışında seçenek yokmuş gibi davranıyoruz! Ama sonuçta hep ekmek arası birşeyler yiyoruz!

Londra’daki anarşist kitap fuarı dünyadaki tek anarşist kitap fuarı olmadığı gibi İngiltere’deki tek anarşist kitap fuarı da değil. Aslında biraz organizasyonla kolayca da sayıları arttırılabiliyor.

Rağbet oluyor mu denirse hem de nasıl demek lazım. Her seferinde tıklım tıklım buluyorum. Ciddi bir trafik oluyor koridorlarda. Kaç kişi giriyor çıkıyor bilemiyorum ama büyükçe bir alanın her noktasının aktif olduğuna bakarsak az değil.

Malum sigara içme yasağı yüzünden üniversitenin bahçesi de fuar boyunca hep kalabalık oluyor. Bahçeye çıkıp biraz hava alıyoruz. (Etraftaki herkes sigara içse de öyle hissediyor insan). Anarşizm ve etik üzerine doktora çalışmasını bitirmek üzere olan bir arkadaşımla konuşuyorum. Doktora sonrası kendi ürettikleri biraları satacakları küçük bir yer açıp tam zamanlı işe girmeden entelektüel ve aktivist faaliyetlerini sürdürebileceği bir hayat planladığından bahsediyor. Bilemiyorum. Her zaman olduğu gibi aklım anarşist kitap fuarının memlekete taşınmasına kayıyor. Türkiye’de de benzer bir kitap fuarı düzenlenemez mi diye düşünüyorum. Anarşist kitap fuarını diri tutacak kadar anarşist yayınımız yok. Hele şu süreçte. Ancak marksizmiyle anarşizmiyle radikal solu genel olarak içeren bir alternatif kitap fuarı düzenlenebilir belki. Fakat bunun için gereken tabandan organizasyon pek bize uymaz galiba. Özellikle de şu içinde bulunduğumuz, evet-hayır kamplaşmasının keskinleştiği günlerde. Tahminim, sihirli bir değnekle benzeri bir fuarın İstanbul’da gerçekleşmesi sağlansa ilginin az olmayacağı yönünde. Hatta hele mesela diyorum yabancı dillerden yayınlar da bulundurulabilse. Dünyadan gruplar da temsil edilebilse. Bayraklar asılsa, çocuklar koşuşsa falan ama çok da kolay görünmüyor.