Bu Blogda Ara

Pazartesi, Aralık 25, 2006

NEDEN KURAM DEĞİL DE TEORİ DEMELİ / Birgün yazı 91 - 25 Aralık 2006

NEDEN KURAM DEĞİL DE TEORİ DEMELİ

Birgün yazı 91

25 Aralık 2006

Süreyyya Evren

Bir süredir Siyahî dergisinde yazarlarımızla kuram-teori tartışmaları yaşıyabiliyoruz zaman zaman. Hiyerarşi ve tahakküm karşıtı metinlerde ‘kuram’ sözcüğünden bucak bucak kaçılması gerektiğini düşünüyorum nicedir. Savaş Kılıç ayrıntılı bir inceleme de yayınladı bu karşılaştırmalar üzerine (Teorik Bir Kazı Denemesi: Teori, Nazariye, Kuram”, Siyahî sayı 5, Eylül-Ekim 2005).

Ben burada daha az ‘teorik’, biraz daha hafif bir değini yapmak niyetindeyim.

Teori sözcüğünün tarihi ile ilgili söylenebilecek çok şey var, ama bakmak kökeninden geliyor olması asla ihmal edilemez. Seyredilen manzara anlamından düşünce çerçevesine, açıklayıcı çerçeveye uzanan bir anlamlar akışı var. Nazariye, nazariyyat karşılıkları bu anlamda isabetli görülüyor. Kurmaktan gelen ‘kuram’ ise çok bariz bir biçimde yeni cumhuriyet elitlerinin spekülatif toplum vizyonlarını ve toplum mühendisliklerini yansıtıyor. Kuram ile praksis imkansızdır, çünkü kuram açıkça salt akıl yürütmeye, spekülasyona, kişinin veya kişilerin kendi kendilerine, hiçbir pratiğe bakmadan, görmeden ve hiçbir pratikten beslenmeden, yalıtılmış ortamlarda ve zihinlerde kuramlar icat etmelerine atıfta bulunuyor. Teori ve nazariye sözcükleri hep ‘bakmak’ kökünden gelirken ve olup bitene bakarak düşünmeyi geliştirirken tek merkezden yeni ülkenin labarotuvar dilini kuranlar, herşeyi kontrol etmek, oyunu bu şekilde kurmak isteyenler, kuram sözcüğünü bir güzel kurup dayatmışlar.

Kuram, Kemalist öztürkçeciliğin öncülük ettiği tüm tepeden inmeciliklerin metaforu gibi. Aslında, kuram’ı teori karşılığı olarak değil, belirli bir tür teori karşılığı olarak, devletçi teori, merkezcil teori, piramidal teori, tepeden inmeci teori, toplum mühendisi teori, spekülatif teori, kurmaca teori, vs olarak kullanmak gerek belki de. Pratiğe zorunlu bir gönderimi olmayan düşünce.

Kuram, kurum, kuruluş, kurmaca, kurultay, kural, kurmay, kurgu –cumhuriyetin sevgili kurları...

Bilebildiğimiz kadarıyla TDK’nın kuram önerisi 1942 tarihli. Gerçekte, kuram karşılığına mahkum olmak zorunda değildik. Çok daha yerinde başka bir karşılık önerilmişti: “görüm”... Ama işte kurumsal olan, merkezi olan, iktidar olan kalıyor, diğerleri de susturulmuşların tarihi oluyor. Namık Çankı’nın 1958 tarihli Büyük Felsefe Lugatı’nda Çankı çok dikkatli bir biçimde “görüm” karşılığını öneriyor. Kuram kelimesinin manalarından hiçbirisinin teori kelimesini karşılamaya uygun olmadığını, maksadın ifadesine uymadığını da çok yerinde olarak söylüyor.

Kuram yerine teori (ve belki mümkünse ‘görüm’) kullanmanın bize daha çok yakışacağını düşünmemin sebebi bu. Hiyerarşi karşıtlığından, tahakküm karşıtlığından bahseden bir yazıda kuram sözcüğü tırmalıyor metni...