Bu Blogda Ara

Salı, Aralık 12, 2006

SEVDİĞİM YAZARLARIN YENİ KİTAPLARINI NEDEN MERAKLA BEKLEMİYORUM? - Birgün yazı 89 / 11 Aralık 2006

SEVDİĞİM YAZARLARIN YENİ KİTAPLARINI NEDEN MERAKLA BEKLEMİYORUM?

Birgün yazı 89

11 Aralık 2006

Süreyyya Evren

Sevim Burak’tan konuşuyorduk. Bir arkadaşla. Benim gibi o da Sevim Burak denince akan suların durmasında bir beis görmeyenlerden. Biraz, nasıl derler, fikir jimnastiği yapıyorduk. Acaba diyorduk, Sevim Burak yaşasaydı ve bugünkü piyasa koşullarında kendini bulsaydı, yayınevlerinin baskısıyla, dayanamaz, ben de varım der, ve fazla bekletmeden kalın bir roman yazar mıydı? Şöyle tanıtım harcamalarına değecek, çok satar olabilecek birşey? Acaba birkaç yıl kitap yayınlamasa ‘merakla beklenen son kitabı çıktı’ diye kampanya yaptıklarında ne düşünürdü, vs. vs.

Gerçekten de şu ‘merakla beklenen son kitabı çıktı’ dilinde hayli problemli öğeler sırıtıyor. Fene halde tüketim endeksli bir pasifleştirici sanki. Hayal etmemiz istenen sahne şu: bir yanda okurlar var, bunların sevdikleri yazarlar var, bu sevdikleri yazarların daha önce yayınlanmış kitaplarını okumuşlar, ve şimdi de merakla çıkacak son kitabını bekliyorlar. Böyle bir beklenti hali içindeler, bekleme pozisyonundalar. Yazar da beklentileri karşılamakla yükümlü kişi. Hatta aşmakla! Ve böylece yeni beklentiler yaratmakla.

Şunu söyleyebilirim. Ben sevdiğim yazarların yeni kitaplarını merakla beklemem hiç. En sevdiğim, en hayranlıkla okuduğum şair/yazar için bile “yeni bir kitabı çıksa da okusak” demedim. Aksine, gerekli değilse yazmamasını tercih ederim. Benim beklentim aslında okumanın doğası gereği, okuyana yöneliktir, yani bir okur olarak kendime, o yüzden ben her zaman kendimden ‘yeni bir okuma’ beklerim. İşte o yüzden sevdiğim yazarların yeni kitaplarını merakla beklemem, çünkü kendimden yeni bir okumayı merakla bekliyorumdur. Ama tabii bu kulağa ‘satışı tetikleyecek’ bir beklenti gibi gelmiyor. Kendimden yeni bir okuma beklemek ne demek, hiçbir şey satın almadan daha önce satın aldığım kitapları tekrar okuyacağım demek. Ne berbat! Halbuki sürekli en yeni kitapları merakla bekleyen okur, arkasına dönüp bakmıyor, hep en yeni kitapları satın alıyor ve en yenileri merakla okuyor. Bu arada da yazarlar, söyleyecek yeni birşeyleri olsun olmasın, merakları karşılayacak yeni bir kitap yazmak durumunda hissediyorlar kendilerini. Mümkünse kalın, veya kalınca. Yazar pozisyonundaki hep yeni birşey yazmak zorunda okur pozisyonundaki de hep yeni birşey okumak. Şimdiden başım döndü....