Bu Blogda Ara

Pazartesi, Nisan 09, 2007

Işık, Daha Az Işık! - Birgün yazı 105 / 9 Nisan 2006

Işık, Daha Az Işık!

Birgün yazı 105

9 Nisan 2006

Süreyyya Evren

Edebiyat dergisi Üç Nokta’nın Bahar 2007 sayısının konusu 80’ler.

Ben son zamanlarda her fırsatta “80’ler apolitizasyonla anılmalı” diyen klişenin kırılması gereğini vurguluyorum.

Önceki kuşaklardan gelenler için böyle bir yorumun anlamı farklı olabilir. Ama olaya bir de sürekli yeni gelen kuşaklar açısından bakmak gerekir. Biz 90’ların başlarında yazmaya çizmeye başlayanlar için 80’ler hayli yoğun bir siyasi mirasın taşınması demekti. Hayali ama elle tutulabilir bir süreklilikten bahsediyorum. 60’ların 70’lerin siyasi inatçılığı 80’lerle taşındı, insanlar vardı, orada, her yerde, taşıyan. Tartışmaları ciddiye alan ve tartışan. Eyleyen. Hem düz bir ısrarı taşıyan insanlar vardı hem de o ısrarı çeşitlendiren, eleştiren, masaya yatıran, alternatifler arayan ama hep belirli bir inatçılığı koruyan. 90’ların ilk yarısı Türkiye’de siyasileşmenin çok yükseldiği, solun farklı formlarıyla bir canlanma ve yenilenme yaşadığı ve çatışmanın da çeşitli katmanlarda yoğun sürdüğü ve sol siyasetin de kendi söylemleriyle önemli kültürel yer kavgası verdiği bir dönemdi. Dönemin liberal edebiyatçıları dahi sol nedir bilirler, ortam gereği bilmek durumunda kalmışlardır ve bunu belli de ederler.

90’ların bir noktasında bu zincir kırıldı...

2000’lerin başlarında yazmaya çizmeye başlayan insanlar kendilerine böyle bir mirasın taşınmasına tanıklık etmediler, böyle bir aktarımdan beslenmediler. Artık o süregelen isyan damarı kolayca erişilir değil.

***

Varlık dergisinin Nisan 2007 sayısında “edebiyatçıların kamusal alana müdahalesi” konusunda bir dosya hazırladık. Tartışmak istediklerimiz arasında özellikle de edebiyatçıların kamusal alana –birlikte- müdahalesi konusu vardı. Dosya, çeşitli görüşler içeriyor. Ama gönül ister ki böylesine çeşitli görüşlerin yüzyüze tartışıldığı toplantılarımız da olsun.

Mekân gerek...

Bu soruyu gündeme getirdiğinizde ilk karşılaştığınız tepki şişirilmiş edebiyatçı egolarının böyle bir birlikteliğin önünü keseceği, dahası içinde bulunduğumuz medya çağında her adımın imaj değeriyle sorgulandığı ve kariyere etkisini hesaba katmadan kimsenin a’ya a demeyeceği oluyor.

Yazar egosu kolektif hareket edemeyecek noktaya çekiliyor. Kolektif hareketten gene bir ‘sahne’ anlar hale getiriliyor.

Herhangi bir şekilde sahne olmayan toplanmalara, gözönünde olmayan tartışmalara ve eylemelere ihtiyaç var. Dahi gömleğini edebiyatçılara giydirmekten hoşlanan yapının dışında sahici birşeyler ortaya koymanın tek yolu bu gibi.

Bunun için de Goethe’nin sözünde ufak bir göndermeden faydalanabilir ve şöyle diyebiliriz: Işık, daha az ışık...