Bu Blogda Ara

Pazar, Şubat 26, 2006

İKİNCİ YENİ VE MODERN DÜNYA ŞİİRİ - Birgün yazı 50 / 27 Şubat 2006

Birgün yazı 50 -- 27 Şubat 2006

İKİNCİ YENİ VE MODERN DÜNYA ŞİİRİ

Süreyyya Evren

Şiir, şu sıralar belki de çok gölgeli dar bir sokaktan geçiyor Türkiye’de. Başka bir şiire yol açılabilir mi diyen arayışlar ise neyse ki var. Bu arayışların kimi çok zayıf kimi daha vaadkâr, ama sonuçta kalkış noktaları temiz: onaylama mekanizmaları dışında kalmak, kendi yalanlarını söyleyebilmek isteyen, kendi hatalarını yapabilmek isteyen gençler söz alıyor, yürüyorlar.

Piyasa tarafından domine edilen romanda ve onay mekanizmalarına bağlı usluların demografiyi belirlediği öyküde heyecan verici birşeyler bulmak ne kadar zorsa bu şiir hareketlerinde o kadar mümkün. Tabii hiçbir şey toz pembe değil ama zaten kim toz pembe olmak istedi ki!

Bu hareketlenmelerin iyi kötü detaylarına ayrıca girmek gerekir. Ben kısaca orta ölçekli bir çekince sözü bırakmak istiyorum: Bakıyorum iki genç oturmuşlar, günlerini gecelerine katmışlar ve 2004’ün Türkiye şiirini kayda geçirmişler. Hemen herşeyiyle. Müthiş bir çaba gibi görünüyor. 80’lere vurgu da var. Herhalde olumsuz bir sözün yeri değil.Ama bir anlaşma varmış gibi bu tür çabaların nesneleri neden giderek daha da yerelleşiyor diye takılıyor ustanın dediği gibi “çatı katı aklıma”. Bunca emek herkesin kendi poetikası üzerine de kurucu çalışmalar yaptığı zamanlarda neden kıstırılır?

Bir başka genç şairle konuşuyordum, konuşma ilerledikçe Türkçe şiir sahnesini bugünkü aktörlerinin gerçek bir uzmanı olduğunu farkettim. Kısa zamanda hepsini detaylı tanımış, üzerlerine düşünmüştü. Şurası iyi burası kötü diye cahilce birini yargıladığım zaman hemen araya girip o kişinin dönemlerini, şiirinin geçirdiği dönüşümleri özetliyor, değerlendirmelerimin ayıklanmasını ve yerini bulmasını sağlıyordu.

Bu yoğun okuma, tartma ve yeniden okuma ilgisine ben de sevinç ve coşkuyla yaklaştıysam da kısa sürede bir gariplik gözüme çarpmaya başladı –hemen bütün ilgi yerele odaklanmış durumdaydı.

Dünya şiirinin pek çok önemli eserinden, geleneğinden ve kaleminden detaylar gibi bahsederken yereldeki en küçük bir imgenin hesabını tutkuyla tutmak niye? Aklıma bu takıldı işte. Tek kişiye özel olmadığını yaygın olduğunu gözlemlediğim için yazıyorum.

Bir dergimizde Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitaplarında çeviri metinlere ne kadar az yer verildiğine dair eleştirel bir makale yayınlanıyor. Aynı derginin aynı sayısının içindekiler sayfasına baktığımızda, amaçlanmadan elbet, MEB’in belirlediği çeviri oranlarının sürdürüldüğünü görüyoruz.

Yeni heyecanları sahiplenen ve hem bir platform hem de bir mevzi gibi hazırlanan kendisi de genç bir dergiye bakıyorum. Viyana’da yaşayan şiir içinden bir dostun organik katkısı da olmasa şiir denilen nesne Türkiye’de bulunmuş ve henüz dünyaya yayılmamış sanabilirsiniz.

Neden şiir yazan biri kendini dünya şiirinin, büyük harfle Şiir’in aktörlerinden, yoldaşlarından, emekçilerinden biri olarak değil de yerel bir şiir kavrayışının ve evreninin üyesi gibi konumlandırır? Üzerine gidilesi sorulardan biri bu gibi.

Çok önemli bir edebiyat hadisesini not düşelim: Andrey Belıy’ın 1913 tarihli büyük klasiği “Petersburg” Türkçe’de de yayınlandı! Bu sade cümleye ünlem işaretini hakettiren bir eserden bahsediyoruz. Sabri Gürses’in çevirisi Türkân Olcay’ın editörlüğünde açık bir özenle hazırlanmış Türkçe edisyon (Everest, 2006) bakalım nasıl yankılar yapacak..

İkinci notum ise iki ölüm ve bir etkinlik haberi: Video sanatının kurucusu kabul edilen Nam June Paik ustayı birkaç hafta önce kaybettik. Araya Danimarka karikatür krizinin sıcaklığı girince Paik üzerine yazma tasarımı da ertelemek zorunda kalmıştım. Ama bugün (27 Şubat) akşamı Paik’la ilgili ufak bir etkinlik olacak İstanbul’da. İlgilenenler için detayları veriyorum: “Nam June Paik Gecesi: Acik Sohbet ve Acik Video Gosterim. 27 Subat Pazartesi 20:30-22:00. Yakın zamanda yitirdiğimiz değerli video sanatcisi Nam June Paik yapıtları konuşulacak, kendisine referanslı ve referanssız işler gösterilecek. Toplanti ve video gosterimi herkese acik olacak. Videolarini sunmak isteyenler icin teknik destek verilecek. Giris ucretsiz. Adres: GalataPerform, Buyuk Hendek 37/2 Kuledibi Istanbul. 2439991.

İkinci ölüm haberi de Paul Avrich’in kaybına dairdi. Türkçe’ye de Anarşist Portreler, Rus Devriminde Anarşistler, Amerikalı Anarşist Voltairine de Cleyre’nin Yaşamı gibi kitapları çevrilmiş olan radikal tarihçi Haymarket trajedisi, Sacco ve Vanzetti, Kronstad 1921, Anarşist Sesler çalışmalarıyla hep hatırlanacak.

Hiç yorum yok: