KÖŞE İSMİ: DALALET
BU YAZININ BAŞLIĞI:
KÜRT ANARŞİZMİ VE QİJİKA REŞ
BirGün gazetesi, 2 Ocak 2011, Dalalet 53/161
Süreyyya Evren
Qijika Reş dergisinin ikinci sayısı yayınlandı. Kürt anarşizminden bir çıkış olacaksa bunun Diyarbakır’dan gelmesini beklemiş olanlar olabilir. Hayır, Qijika Reş bir Van dergisi. Desantralizasyon çifte işliyor zaten doğası gereği Kürt anarşizminde...
Qijika Reş ilk sayısından beri gözünü belirli bir post-kolonyalizme de dikmiş bir anarşizmi çalışıyor. Bazı açılardansa daha diri bir üçüncü dünyacılığı didikliyor denebilir...
İkinci sayıları ‘demokratik özerklik’ tartışması üzerine yazılarla açılıyor.
Bazen problemlerin esas sahipleri biraz geç söz alır... Demokratik özerklik tartışmasında bir kaç açıdan halbuki önce Kürt anarşizminin görüşlerine bakılmalıydı. Bir kaç açıdan dediğimizde hangi açılardan diye sorulabilir, öncelikle hem otonomi/özerklik kavramın tarihi açısından hem de Türkiye’deki spesifik tarihi açısından durum bu.
Özerklik/otonomi, federasyon, desantralizasyon/merkezsizleştirme; bunlar hep en eski anarşizm katkıları. Qijika Reş de ikinci sayısında bu geçmişe bir göz kırpma olmak üzere Proudhon’un ilgili bir yazısını yeniden yayımlamış. Yeri gelmişken not düşelim: Proudhon’un önemi 2011’de yayımlanacak iki esaslı kitapla tüm dünyada tekrar gündeme gelecek gibi görünüyor.
Anarşizmin özerklik/otonomi, federasyon, desantralizasyon tartışmalarındaki kurucu rolü üzerine çok kaynak var da diğer mesele epey gölgede. Yani Türkiye’deki spesifik tarihi meselesi. O yüzden, kenarından kenarından da olsa Qijika Reş tayfası tarafından tartışılmaya başlanmış olması önemli.
1999 sonrası süreçte Murray Bookchin (1921-2006) birden Kürt siyasetinin gündemine girmişti hatırlarsanız. O yıllarda Bookchin’e epey açıktan referans da veriliyordu. Türkçedeki kitapları birden yeni bir okur kitlesi kazanmıştı, farklı bir açlıkla okunur olmuştu. Özgürlüğün Ekolojisi (Ayrıntı, çev. Alev Türker) olsun, Ekolojik Bir Topluma Doğru (Ayrıntı, çev Abdullah Yılmaz) olsun, hep yeniden gündeme gelmişlerdi. Bookchin’in uzun hayatında farklı dönemleri olduğunu biliyoruz. Farklı dönemlerinden kimi öğeler Kürt siyasetinin çalışma alanına girerken toplam bir etki yaptılar: ekoloji vurgusu büyük bir hızla ana masada yer bulur olmakla kalmadı bütün damarlara yayıldı, Türk solunun gizli kafasındaki ‘ilkel Kürt hareketi’ imgesi yüzünden çok az farkedilmekle birlikte özgürlükçü solun pek çok öğesinin denendiği görüldü, ama herhalde en belirleyicisi, Bookchin’in “liberter belediyecilik” anlayışının etkisi oldu.
Anarşizmin her türlü devlet ilişkisini reddeden dolayısıyla parti kurup seçimlere katılmak gibi bir adeti olmayan geleneğinden gelen Bookchin, belediye seçimlerini parlamenter seçimlerden ayıran bir teori geliştirmişti. Özgür belediyelerden oluşan bir konfederasyon ile devleti sarmalamak üzerine çalışıyordu.
Bookchin’in sloganı “cumhuriyeti demokratikleştir, demokrasiyi radikalleştir” idi. Gün geldi “demokrasiyi radikalleştir” Şırnak’ta pankart oldu. Bugün bu sloganın hala çalıştığını görüyoruz Kürt deneyinde. Ancak bu rabıta bugüne kadar adamakıllı incelenmedi maalesef. Türkiyeli yayıncıların Bookchin’e ilgisi de bitti zaten. Henüz yayınlanmamış ama tartışmaya çok faydalı olabilecek kitaplarının bir türlü çevrilmemesini başka neye bağlamalı, kitaplarının satışında hiçbir sorun yokken?
Qijika Reş dergisinin ikinci sayısına özerklik tartışmasına bakarak başlaması sürpriz değil olayısıyla. Selahaddin Gezer imzalı, “Kimlik ve Ulus Kurgusu” yazısı, Fanon’u ve Deleuze’ü ve İran İslam Devrimi’nin Kürtlere karşı tutumunu birlikte okumamıza imkan sağlıyor mesela. Ayrıca Çetin Gürer imzalı “Özerkliği Düşünmek. Herkese biraz Özerklik!” yazısının haklı olarak dikkat çektiği gibi, “henüz Kürt siyasal hareketini ayrılma, bağımsız Kürt devleti kurma siyasetinin belirlediği yıllarda çıkan anarşist Apolitika dergisinin 2. Sayısında Kürt meselesinin çözümü olarak ‘devletsiz federal kantonlar’ düşüncesi” tartışılmaktaydı. (Bert Alan, Kürt Ulusal Sorununda Çözüm, Devletsiz Federal Kantonlar, Apolitika, sayı 2, s.3-8, 1994).
Qijika Reş sadece özerklik tartışmasına ayırmamış sayfalarını, başka pek çok konuyu da içeriyor. Zozan Özgökçe imzalı “Militarist İdeolojilerin Canlı Sömürgesi: Kadın Bedeni ve Cinsel Şiddet” başlıklı yazı çok güçlü örneğin. Mithat Kutlar’ın “Kadınların Aşkla ördüğü Dörtlükler ya da Heyranok’lar” yazısı da özgün bir çalışma görünümünde bu konuda. Velhasıl Qijika Reş’i takip etmek lazım. Dergiye fiilen nasıl ulaşabilirsiniz o kısmını bilmiyorum, ama detaylı bilgi için dileyenler (benim de internetten bulduğum) şu iletişim bilgilerini kullanabilirler sanıyorum: İletişim: qijikares@gmail.com. Yazışma Adresi: Hastane 2. Cad. Özok İş Merkezi Kat:1 No:12 VAN. İletişim Tel: 0533 344 16 28.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder