Bu Blogda Ara

Salı, Kasım 14, 2006

AVRUPA ŞEHİRLERİNDE DÜŞMANLIK DOSTLUK - Birgün yazı 84 / 6 Kasım 2006

AVRUPA ŞEHİRLERİNDE DÜŞMANLIK DOSTLUK

Birgün yazı 84

6 Kasım 2006

Süreyyya Evren

Geçtiğimiz yıl bugünlerde İstanbul’da toplanan Avrupa kültür dergilerinin bu seneki mekânı Londra oldu. Avrupa Kültür Dergileri ağı Eurozine’in düzenlediği 19. Av­rupa Kültür Dergileri Buluşması, 27-30 Ekim tarihlerinde gerçekleşirken ana temasını “dostluk ve düşmanlık” olarak belirlemişti. Tam olarak söylersem “Dost ve Düşman – Paylaşılan Mekân, Bölünmüş Toplum” teması ‘toplumsal kabarmaların aynı zamanda hem sahnesi hem de katalizörü olarak şehir’ konusunu masaya yatırmayı hedefliyordu.

Eurozine elliden fazla kültür dergisini biraraya getiren bir ağ. Temel etkinlikleri www.eurozine.com adresinde herkese açık bir dergiler platformu kurmak. Üyesi olan dergilerin gündemlerini, tartışmalarını ve doğrudan metinlerini bu internet havuzunda toplayarak çapraz çevirilere, karşılıklı konu takiplerine, yatay diyaloglara vesile olmak ana amaç. Felsefesini kültürlerarası çeviri olarak ve kültürlerin birbirine çevirisi olarak tarif eden Eurozine bu sitede üye dergiler hakkında arşiv ve veri tutmanın yanı sıra sürekli son sayıları hakkında içerik bilgisi bulunduruyor ve daha da önemlisi, üye olsun olmasın herkesin yararlanabileceği çok sayıda güncel makaleyi burada yayınlıyor. Her sene üyelerden birinin evsahipliği yaptığı bu buluşmalar da hem formel kısımlarındaki konuşmalarla tartışmalarla bir irtibat sağlıyor hem de enformel kısımlarıyla temasları güçlendiriyor. Türkiye’nin Eurozine ile en eski bağlantısı 12 Ocak 2001’den beri ağa dahil olan Varlık. 9 Ocak 2004’te de Cogito onu izlemiş.

Londra’daki buluşmanın evsahibi ise 1972’den beri yayınlanan bir ifade özgürlüğü dergisiydi: Index On Cencorship. Tüm dünyadaki ifade özgürlüğü ihlallerinin takibine odaklanan dergi haliyle bugüne dek defalarca Türkiye’deki sorunlara da sayfalarında yer vermiş. Doğrusu, vermeye de devam ediyor.

“Dost ve Düşman –Paylaşılan Mekân, Bölünmüş Toplum” konusu etrafında kurulmuş konuşmalara gelince. İlk gün pratiklerin tartışılmasına ayrılmıştı ve Fransa’ki azınlıkların ayaklanmaları ve Londra metrosunda 7 Temmuz 2005’te patlayan bombaların etkide bulundukları şehirlerdeki karşılıkları üzerinde duruldu. Hayat tuhaf, Londra’ya gitmeden hemen önce hazırlamakta olduğumuz 8. sayımız için dergimiz Siyahi’ye Diyarbakır’dan gelen ve şehrin gündelik hayatından sahneleri hoş bir uslupla kateden bir yazıda “on dakikada bir binaların üzerinden geçen F 16’ların” balkonlarda oturmanın huzurunu nasıl kaçırdığından dem vuruluyordu. Londra’da ilk duyduğum konuşma ise 7 Temmuz bombalamalarından sonra şehrin nasıl bir korku kenti haline getirildiğini, birbirini izleyen polis sireni seslerinin yarattığı terör yüzünden Goldsmiths College’daki odasında çalışmakta zorlandığı anlatan bir profesörün konuşmasıydı. (Goldsmiths’te yaptıkları bir ses kaydını http://www.goldsmiths.ac.uk/csisp/sound/01%20The%20London%20Ear.mp3 adresinden dinleyebilirsiniz.) Britanya’da bugün kamusal alanlardaki güvenlik kameralarının sayısının 4 milyonu bulduğu, her 15 kişiye bir kamera düştüğü söylendi. Konuşmalarla ilgili daha detaylı bir resmi Varlık dergisindeki bir dosyayla yansıtmak üzerinde çalışılıyor. Ancak burada yine de şunu not edelim; ana teması esaslı bir belgeselin gösterimi ile dikkate sunulan Fransa’daki azınlıklar ve çatışmalar meselesi benzeri meselelerin şehirlerdeki halleri ve bu hallerin tartışılması olarak görünen bu toplantıda, küresel kültürel kutuplaşma sahneleri yaratılmasıyla doğan gündemin, nemli bir hava misali her yerdeki her etkinliğe, her konuşmaya çöken bir ağırlığı olduğunu, günümüzün çarpışmak gereken bir gerçeği olarak, bir kez daha su yüzüne çıkardı.

Hiç yorum yok: