Bu Blogda Ara

Pazartesi, Kasım 28, 2005

UZLAŞMANIN GÜZELLİĞİ ÇİRKİNLİĞİ - Birgün yazı 25 / 6 Eylül 2005

Birgün yazı 25 -- 6 Eylül 2005

Süreyyya Evren

UZLAŞMANIN GÜZELLİĞİ ÇİRKİNLİĞİ

Eylül ile birlikte hem piyasa hem de alternatif işler peşindeki’terso sonbahar yaprakları’ kıpırdanıyor.

Yazın sonlarında ve Eylül’ün başlarında düşen kitaplar yeni tartışmalar üzerinde de söz talep ediyorlar. Çevrilen bir kitabın kısa zamanda tartışma yaratması veya etkisini çabuk göstermesi beklenmez genelde. Gerçi, örneğin bu yaz yayımlanan Jean Dubuffet’nin Boğucu Kültür’ü ufak çaplı da olsa çalkaladı durgun suyumuzu. Öne çıkanların ve öne çıkarılanların kültürüne, kültürün tüm kurumlarıyla üretilen suniliklere tavır alan Dubuffet’nin klasik metni sınıflayıcı ve sabitleyici bulduğu mevcut kültüryapıları yerine kalıba sokulamayanı kucaklıyordu. Kültürün bir karakteri olan hiyerarşi merakını, yüzyıllar boyunca bir toplumsal hiyerarşiyi geçerli kılmaya emek vermiş, sıkı hiyerarşiler kurmaya eğilimli bir sosyal sınıf [kast] tarafından kültürün yaratılmış olmasıyla açıklıyor, her alanda yatay dizilişleri ve zengin çeşitlilikleri savunuyordu.

Uzlaşma dayatmalarıyla sarıldığımız bir ortamda, Dubuffet’nin sözleri, Nietzsche’yi de andırırcasına, bireyin toplumla (ve yaratıcılığın kültürle) ilişkileri için en iyi çözümün, her ikisinden de fedakârlık isteyerek iki tarafın da kabul edebileceği bir uzlaşı arayacak yerde, aradaki çatışkıyı sürdürmek, hatta vurgulamak olmasının gerektiğini söylüyordu.

Halbuki ‘cool’ olan nicedir uzlaşmak ya da uzlaşıyor görüntüsünü bozmamak. Eğer öfke çirkin, tepki göstermek çirkin ve her ikisi de hınca ve hasete meyyal olarak ele alınırsa Dubuffet tarzı bir karşıduruş lekeleniyor başarıyla. Gerçekten de kültürün siyasileşme oranına göre uzlaşmaz olan tutumlar ‘güzel’ bulunurken, ‘öfke’nin estetiği kabul edilebilir olarak algılanırken, siyasi ton yerini dokunulmaz yapılara ve tabulara bırakınca tüm bunlar çirkinlik olarak anılıyor. ‘Güzel’ artık bulaşmayan ve kendini yalıtık olarak inşa etmeye, yetiştirmeye yönelendir. Böylece ‘güzel’ bağlamsal da olmaz ve yok-yerler gibi yer değiştirebilir –‘evrensellik’ adı altında- standardtlaşır.

Ulusal çapta büyük uzlaşılar zaten giderek artan biçimde zihinsel mekânımıza yayılıyor. Son yıllarda kemalist aydın tipinin unutulduğu yerden bu kez bir komplo teorisyeni olarak geri gelmesi üzerine çok şey söylenebilir ve söylenmeli, ama andığımız çerçevede çarpıcı olan sözde-yabancılarla çatışma dışında ‘içerde’ büyük uzlaşılar dayatmasıdır bu perspektiflerin. Daha seçkin bir yarı-siyasi kültürel pozisyonun iktidarını paylaşanlar da ‘beklenmedik uzlaşmazlıklara’ set çekmişlerdir. Uzlaşmazlık alanlarının kültürde belirlenmesi sorgulanabilecek olanları hep ayrı tutuyor. Onay mekanizmalarına dayanan bir kültür yapısı da Dubuffet’ninki gibi bir metni ancak platonik anlamda sevebiliyor...

Fakat ben yeni düşen kitaplar derken başka iki kitabı anmak istiyordum aslında: Philip Goodchild’in Deleuze & Guattari, Bir Arzu Politikasına Giriş adlı eseriyle Raymond Williams’ın Anahtar Sözcükler adlı çalışmasını işaret edecektim.

Deleuze’ün bilinç içinde üretilmiş anlamlara dayanarak yaşamı yorumlamaya çalışan tüm felsefe geleneğiyle mücadelesini anlatan Goodchild’ın arzu politikaları temelli yaklaşımını tartışmak gerekiyor.

Savaş Kılıç tarafından militanca Türkçeye çevrilen Anahtar Sözcükler ise sözcüklerin kültür tarihini araştırıyor. Kimi kilit sözcüklerin izini süren Williams’ın çalışmasını Savaş Kılıç’ın Türkçeleştirişi aslında açık bir davet –ve/veya projeyi- içeriyor: Türkçenin tarihsel kazısını yapan sözlükler için çalışılması çağrısı bu. Aslında böylesi bir çalışma, Türkçe’nin nasıl ve hangi yönlerde manipüle edildiğini veya Türkçe ile düşüncenin nasıl yönlendirildiğini dahi deşebilecek açılımlara sahip. En basit örnek için bir ipucu vereyim: Teori, Kuram ve Nazariye sözcüklerinin karşılaştırılması bile, cumhuriyetin bakmaktan gelen ‘teori’ sözcüğünü (nazariye’nin de bakmaktan gelmesi gibi) ‘görüm’ yerine kurmaktan gelen ‘kuram’la karşılaması uzun uzun kazıldığında çok ilginç belirtilerin haritasını sunuyor.

Hiç yorum yok: