Bu Blogda Ara

Pazartesi, Kasım 28, 2005

BAĞLAMSIZ ROMANLAR ARASINDA - Birgün Yazı 3 / 5 Nisan 2005

Birgün Yazı 3 – 5 Nisan 2005 Yazısı


BAĞLAMSIZ ROMANLAR ARASINDA

Süreyyya Evren


Nicedir yayın dünyasında şöyle bir kabul var: kitapların baskı adedi düştü ama yayınlanan kitap çeşidi çok arttı. Roman yayıncılığındaysa özel bir artış var. Telif roman patlaması olarak tarif edilen ciddi artıştan bir sorun olarak bahsedilebiliyor. Ama çeviriler de epey yoğun. Benim özellikle dikkatimi çeken şu: bu çeviri romanlar ve öyküler dergilerimizden, gazetelerimizden fazla ilgi görmüyor. Kitap tanıtımları yapılmıyor mu yani? Hayır, bolca yapılıyor, orada bir sıkıntı yok. Ama bağlamlar çevrilmiyor. Yabancı yazarlarla yapılmış söyleşilerin çevrilmesi, ya da Express dergisinin zaman zaman siyasi ve kültürel konularda yaptığı gibi çeşitli söyleşilerin derlenmesi, mümkünse yazar Türkiye’ye gelmeden de söyleşi yapılmaya çalışılması, ve çevrilen o yapıtların üzerine yazılmış olanlara, çıkmış tartışmalara biraz daha yer ayrılması gerekmez mi bağlamı da burada hissedebilmesi için okurun? Yazar kitabı hangi dönemde nerede yazmış, nasıl tepkiler almış, ne cevaplar vermiş, bugüne kadar nerede nasıl okunmuş, nasıl değerlendirilmiş? Okur bunları merak etmez, salt metinle başbaşa kalmak ister diyen var mı? Madem öyle, neden yerli yazarlarla yapılmış söyleşiler, tartışmalar, çokça ilgi çeken bölümleri dergilerin ve gazetelerin? Örnek diye söylüyorum, rastgele, Angela Carter, Jeanette Winterson, Don DeLillo, Miljenko Jergovic, Antonia Munoz Molina, Haruki Murakami, J.G. Ballard, Chuck Palahniuk, Paolo Maurensig, Bernardo Atxaga vb yazarların kitaplarını okuyan, okumayı düşünen okuyucular, bu yazarlarla yapılmış söyleşileri, haklarındaki yorumları da beraberinde okuyarak metinleri kuşatmak, farklı yönlerden sızmak ve kafalarındaki resmi belirginleştirmek istemezler mi? Tanıtım fonksiyonu dışında böyle bir fonksiyonu da yok mudur bu yan metinlerin?

Diyelim böyle bir ihtiyaç olduğu konusunda bir fikir birliğine varıldı; peki bu ihtiyaç nasıl karşılanacaktır? Mevcut yayınların çeşitli nedenlerle bu kapıyı kapalı ya da az aralık tuttuklarını, fazla açmak istemediklerini görüyoruz. Muhtemelen teknik sorunlar da devreye giriyor, çevirinin seçiminden kontrolüne ekstra editoryal yük ve risk getireceği söylenebilir. Kültür sanat yayınları bir yana, kitaba da haber/olay niteliğine göre değer veren daha popüler medyanın kaygılarını anmaya gerek yok. Oralardan zaten doğalarını zorlayacak bir şeyler beklememek gerekir. Acaba diyorum, Yaşar Nabi’nin 1960’larda çıkardığı Cep Dergisi (Dünyaya Açılan Pencere) gibi tamamen yüzünü dünyaya dönmüş bir kültür dergisi mi gerekli bize? Cep Dergisi’nin künyede kendini nasıl tanımladığını hatırlayalım: “dünya sanat ve düşünce hareketlerini izler dergi”. 1 Aralık 1966 tarihli ikinci sayısına yazdığı giriş metninde, Yaşar Nabi Nayır ilk sayının ne kadar büyük bir ilgiyle karşılandığını belirtiyor. Dün ve Bugün Çeviri ve özellikle Metis Çeviri gibi çeviri disiplinine esaslı katkıların, veya Littera, Batı Edebiyatları Araştırma Dergisi, Gündoğan Edebiyat gibi akademik yayınların da önemi çok büyüktü. Ancak akademik yayınlar yayın dünyasında olup bitene yakın durmadıkları için zamansızlar ve daha uzun vadeli bir okur ilgisine yönelik hazırlanıyorlar. Oysa okur bugün karşısında Basklı bir yazar olan Bernardo Atxaga’dan yapılmış üç çeviri birden buluyor ve Atxaga kimdir, bu kitaplar hakkında neler yazılmış, neler konuşulmuştur diye merak ediyor. Merak değerlidir. Bu merakı karşılayacak, romanları Türkçedeki yolculuklarında bağlamsız bırakmayacak, bu anlamda güncel bir dergiye ihtiyaç var sanki. Kültür evrenimizdeki genel içe kapalılığa karşı da ufak çaplı panzehirler elde edilebilir böylece...

KUTU

OKUMA PARÇALARI MİLLİYETÇİLİĞİ

Savaş Kılıç, Varlık’ın yeraltı edebiyatı dosyasıyla dikkat çeken Şubat 2004 sayısında gözden kaçan çok önemli bir yazı yayınladı. Kılıç, “Türkçe Ders Kitapları Milliyetçilik ve Eleştirel Düşünce” başlıklı yazısında Türkçe ders kitaplarının nasıl kendi içimize kapanmamız üzerine kurulu bir ideolojik yalıtmayı içerdiğini, yabancı yazarlardan hemen hiçbir şey olmadığını, özellikle okuma parçalarında çeviri metin oranının 41’e 2, 46’ya 4, 38’e 3 gibi oranlarda seyrettiğini ve en çok tercih edilen yabancı yazarın da zararsız sayıldığından olsa gerek La Fontaine olduğunu söylüyor. Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra akla takılan şu: peki kültür sanat edebiyat dergilerinde bugün bu oran nasıl? O ilk eğitimi ne ölçüde kırıyoruz? Elimizdeki son edebiyat kültür dergilerinin içindekiler sayfalarına şöyle bir bakıp yukarıdaki oranlarla karşılaştırsak...

1 yorum:

Layne dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.